14 Kasım 2011 Pazartesi

duygusalım ama aura bende.

bazı insanları yıllar sonra görürsün, sanki hiç ayrılmamış gibi bıraktığın yerden devam edersin. aynı sohbetler, aynı gülümsemeler, aynı kahkahalar, aynı bakışlar, aynı anlayış ve algılarla, aynı mutlulukları yerli yerinde bulursun. o insanlar önemli insanlardır senin için. ne kadar zaman geçtiği önemli değildir. ne kadar çok şeyin değişmiş olduğu, o arada neler kaybettiğin önemli değildir. kazandıklarının sende bıraktığı etki önemli değildir. olmuş olduğun o yeni sen önemsizdir. bilirler sen yine oralarda bir yerlerde saklanmış, birinin seni saklandığın yerden çıkarmasını bekliyorsundur ve bu insanlar odaya girdikleri anda seni yıllardır saklandığın o yerden çıkarıverirler. her zaman kayıplarını ve boşluklarını doldururlar, çoğunlukla sizi tamamlarlar.

kendini bulunduğun her yerde garip hisseden biri olman önemsizdir. her yerde eğreti durabilirsin ama onların yanında durum daha farklıdır. onların yanındayken kendini garip hissetmezsin. onların yanında kendini evinde hissedersin. bindiğin otobüs ulustan geçip kızılaya geldiğinde hissedersin ya... artık daha güvendesindir, bildiğin bir yerdesindir, alıştığın bir ortamdasındır, o kadar da alakasız değilsindir olduğun yere. aynen öyle işte. onların yanında kendini evinde hissedersin. sükuneti hissettirirler.

bazen de bir süre önce kendini evinde hissettiğin ve hatta evinde olduğundan emin olduğun insanlar vardır. onları yıllar sonra görürsün. bazen yıllanmasına gerek bile yoktur. bir süre sonra tekrar gördüğünde artık evinde hissetmekten çok uzakta bir yerdesindir. anlarsın ki evin yanmıştır, yanarken o ihtişamı ve gücü de alevlere birlikte kaybetmiş ve sonunda da yıkılmıştır. eskiden gördüğün o evin, o huzurun, mutluluğun yerinde ayakta dikilen bir yabancı duruyordur şimdi. bir zamanlar evinde olduğun hissi veren o yabancının şimdi üst üste konmuş bambulardan bir farkı yoktur. en ufak bir rüzgarla darmaduman olacağı en başından belliymiş dersin ama kalbinde oturan o 3 fili kaldıramazsın yerinden. nefes almak için güvende hissettiğin bir yere ihtiyacın vardır ve görürsün ki öyle bir yer bir zamanlar vardıysa da - ki şaibeli - artık yoktur.

konuşmaktan asla bıkmadığın, konuşacak şeyler konusunda da sıkıntı çekmediğin o insanın yanında şimdi bomboş oturursun. içi boş bir samimiyet, içi boş bir sen. artık gergin bile olmayan huzursuz bir sakinlikle oturursun orada öylece. anlarsın, diken üstünde olduğun yer evin değildir.

bazı insanları kaybetmekten korkmazsın hiçbir zaman. böyle bir şey düşünmene gerek yoktur. mideni hiçbir zaman acıtmazlar. eve geç kalmış, her an annen arayabilir korkusuyla eşdeğer olan karın ağrısını sana hiç yaşatmazlar. onlar için b planı yapmazsın. a planı olan hayatında seni yarı yolda bırakmayacaklarını, hayal kırıklığına uğratmayacaklarını bilirsin. eminsindir. emin ellerdesindir. orada battaniyeni burnuna kadar çekmeden de uyuyabilirsin. evinde hissedersin ama evimdeyim diye düşünüp sevinmezsin. ait olma, bunun için de sevinç duymaya ihtiyacın yoktur. bu yüzden aklına gelmez işte. dedim ya aitsindir bu kez, çoğu kez yanından bile geçememişken.

bunun yanında bir de hem çok sevdiğin hem de kaybetmekten korktuğun insanlar vardır. için titrer düşününce. başı kesilmiş tavuk gibi amaçsız hareket etmeye başlarsın onsuz hayatı düşününce bile. eğer bir gün bu olursa ne yapacağını düşünürsün her zaman için. mecbursundur, bir b planın vardır her zaman. acı veren bir gerçeklik saplanır beynine... sonunda idrak edersin. zorla. hiç istemeyerek. b planı yapmak zorunda hissettiğin yer, evin değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder