5 Ocak 2013 Cumartesi

romantieeekkkkk

normal seyirde bir kadın, sevgilisiyle bir kadın, ailesiyle bir kadın ve hepsinden önemlisi romantik komedi izlerken bir kadın...

normalen çok duygusal bir insan olmamakla birlikte, hödüğün teki de sayılmam. acıklı şeyler acıklandırır, sevinçli şeyler sevindirir. normal bir çocuğum işte.yemek yerken bir vahşi, mutfakta bir umutsuz vaka, ailemle bir melek, sevgilimleyken miniğim. romantik komedi izlerken ise...

bu tamamen apayrı bir konu. öncelikle romantik komedi izlerken ki halime geçmeden evvel azıcık kendimden bahsetmek isterim olayın absurdlüğünü anlayabilmeniz için. 25 yaşındayım. aşık olunca normalliğini koruyamayan bir insanım. aşık olduğum kişiye 4 sene aşık olur arkasından da bir o kadar üzülürüm. 25 senelik ömre yayınca tahmin edersiniz 3 tane sevgilim olabildi bu sebepten. ilkine sadece ben aşıktım o bana bir süre dayandı. ikincisine ben aşık olduğumu sandım, zaman geçip gitti ne olduğunu anlayamadan. üçüncü ise umut vaat eder durumda. herhalde bu işlerde en iyi tanımla bir liseliden öteye geçemediğimi belirtebilmişimdir. bu benim sıradan bir gündeki halim. bir de demin anlatmaya başlayıp konunun başını sonunu kaybettiğim o romantik komedi halim var.

7 kocayı nikah masasında bırakmış, tüm hollywood erkeklerinin kalbini kırmış, brad pitt'i angelina jolie görmüş jennifer anniston'a çevirip kiefer sutherland'i arkamdan ağlatmışım gibi bir haller. zaman zaman da hayatının aşkını elem bir uçak kazasında kaybetmiş ama asaletini bozmayan bir hazin, bazen tesadüf eseri hayatının erkeğiyle karşılaşmış müthiş güzel bir kadın, bazen de peşinde 12 erkek olan tabanca kullanmayı bilen taşralı bir güzel zannedebiliyorum. her seferinde bir izlediğim her şeyi yaşamış da geride bırakmış, siz gelirken ben dönüyorum duruşum oluveriyor. üstüme bir 7 kocalı hürmüz huzuru ve şehrazat olgunluğu tebelleş oluyor. romantik komedinin insan etkisi bununla beraber bitse keike. bir de geçen gün kendimi o kadar güzel ve ulaşılmaz hissettim ki filmi izlerken, scarlett johanson şişman geldi. evet. insanların onu neden beğendiğini anlayamadım filan böyle bir garip düşüncelere gark oldum. utanmasam neden beni değil de onu beğeniyorlar diye sinirlenicektim bile ama neyse ki tam ucundan döndüm. bilmediğimse her zamanki gibi direkten döndüğümdü. evet bu da gol olmamıştı. çünkü az evvel yarım tencere makarnamı salça ve yoğurda bulayıp yanına da kolamı alıp, yemeği olabilecek en kalorili hale getirip üstüme başıma dökerek yemiştim tam da filmi izlerken. film bitip de scarlett eleştirilerim son bulduğunda kendimi kırmızı puantiyeli polar pijamam, patiğim, telliğim ve ağzımın kenarında makarna salçasıyla yakalayıverdim. yanılmıştım... scarlet benden güzeldi.

sonuca bakınca kendi romantik halimi eleştirebiliyor olsam da biliyorum ki izlediğim ilk romantik komedide gene triplere giricem. ama önemli değil, herkesin kendini romantik komedi izlerken bir şey zannetmeye hakkı var bence. bu hakkımız elimizden alınmamalı. lımbır lımbır yemeği mideye indirirken, kate moss gibi bir vücudum olduğu için kendimden gurur duyma hakkımı elimde tutmak istiyorum. saçlarımdan yağ damlarken ve üstümde kocaman pijamalarım varken kendimi başkalarını bok gibi hissettiren bir moda ikonu gibi hissetme hakkım elimden alınmamalı. her genç kızın kendini doğma büyüme hollywood'lu hissetme hakkı olmalı, ankaralı turgut ve namık'ın çıkış yaptığı o şehirde doğup büyümüş olsa bile.haklarımız elimizden alınamaz. romantiiieeeekkkkk!!!