28 Mart 2012 Çarşamba

adını internettin koydum...

internet kullanımında yeni bir noktaya ulaşmak üzere olduğum şu günlerde beklentilerim de iyice arttı. sapık gibi insanların resimlerine bakıp, kim kime ne demiş, hangi video kim tarafından beğenilmiş, kim kime küsmüş, kim kimi silmiş gibi birçok gereksiz ayrıntıyla stalker ruhumu beslerken fark ettim ki artık bunlar bana yetmez olmuş.

gönül ister ki internet kullanırken iç butonu olsun ekran bana bira sıksın, bir ye butonu olsun salçalı makarnamı yanında yoğurt ve cola zero ile servis etsin, efendime söyliyim döv butonu olsun benim yerime lüzumsuz insanlara pençe atsın filan. bunların çok gerçekçi istekler olmadığını bilsem de yalnızca insanları sapık gibi takip etmek yetmemeye başladı. haber sayfalarını okurken dedikodu sayfaları bulmaya, yanlardaki kabus reklamlardan elbise satan sitelere geçiş yapmaya, blog okurken blog yazarının anası, danası, sülalesine kadar bilgi toplamaya başladığım bugünlerde beni ıslah edecek yeni bir oluşum istiyorum. internetten karı kız download etmeme ramak kala, yalnızca film ve müzik indirme çabalarım devam ediyor. 

çocuğum olursa birgün adını internettin koymaya karar verdiğimi herkesten sır gibi saklıyorum. beni garipseyeceklerinden değil fikrimi çalacaklarından korkuyorum. internet icad olalı noter tastikli psikopatlık diye bir şey de kalmadı. herkes her şeyi kendinin gibi kullanırken noterler ne yapıyor? ben noteri en son istenmediğime dair eski sevgilimden noterden tastikli belge istediğimde kullanmıştım. o gün bugündür daha da önünden geçmem mendeburların. 

internetten iş aramak diye bir şey de var mesela. kariyer.net'te bir başarı öyküsü altında verilen mutlu insanlar. tek hayali callcenter'da çalışmak olanlar, doğduğu günden beri mağaza yöneticisi olmak isteyenler, iş aramaya başlayalı 3 gün olmuşken züccaciyeciden aranıp çağırıldığını ve o günü hayatı boyunca unutmayacağını, bu sebeple de internete şükran borçlu olduğunu anlatanlar. ben de internetten belamı buldum mesela 2 sene önce bu zamanlar. şimdi her ne kadar kurtulduğuma sevinsem de internetin insanın başına örebileceği çoraplar diz üstü. 

bunun yanında internet yüzünden bir gün korkunç ve acılı bir şekilde öldürüleceğimize inanan ebeveynler var tabi. her siyah saçlıyı kore filminden fırlamış yeşil dişli yosunlu manyak kız çocuğu zannederken ben, annem tecavüzcü zannediyor mesela. satanist, manyak, sosyopat, psikopat olmaları da cabası. aile büyüklerinde komplo teorisi mantık sınırlarını zorlayan düzeylere yıllar evvel ulaşmışken, birçok genç kız da tüm o siyah saçlı oğlanların kendilerine aşık olduğunu zannediyor. işte jenerasyon farkı böyle bir şey sevgili okurlarım. 

beni okumanızı sağlayan internete burdan selamlarımı yolluyorum. her ay alamadığın hizmet için bayıldığın para yanında internet yoluyla insanların gözlerine ve bilinçlerine pislemek paha biçilemez. iyi günler dilerim. şaka lan şaka. internetten okudum dünyanın sonu geliyormuş.