3 Nisan 2012 Salı

insanlar biçim biçim, gerdiler beni o biçim.

doğduğum günden beri sinirli olmam mümkün. sinirli olunmaz sinirli doğulurun canlı örneği gibi bir şeyim. doğduğumda neye sinirliydim bilmiyorum ama doğduğuma doğduğum an pişman olmuş olabilirim. kendimi azıcık tanıyorsam önce doğar doğmaz üşümüş, sonra bir grup yabancının çıplak götüme bakmasından rahatsız olmuş, akabinde de kalabalıktan fenalık geçirip çok sinirlenmiş olmam çok olası. boşaltın ulan şu ameliyathaneyi, yeni doğduk dimi burda diye bağıramadığımdan muhtemelen daha da çok sinirlenmişimdir.

annem her zaman sinirli ve öfkeli olmanın insanın en çok kendine zarar vereceğini söyler ama söyle anne ben nasıl sinirlenmeyeyim? etrafta bunca gerizekalı, bunca hiçbir iş beceremeyen, söylediğini ancak 9. defada anlayan, haydi işi yapabilmesinden vazgeçtim senin yaptığını anlayamadığından iş yapmadığını zanneden bunca angutbettin varken ben nasıl sinirlenmeyeyim? durum böyle olunca bazen o kadar sinirlenebiliyorum ki o an medyum memişin keko'ya saldırışı veya sevda demirel'in hande ataizini ne dedin sen ne dedin sen diye dövüşü bana o kadar da anlamsız gelmiyor. öyle ki her gün en 45 kere ayakkabımı çıkarıp birinin ağzına vurup, mal mısın laaaaaaaaaaan diye bağırasım geliyorken bir sevda demirel'in o kadar delirmesine şaşırmam. bir kere o doğuştan madur. o kadar memem olsa ben de her daim o kadar sinirli olurum. sürekli bel ağrısı, ağzının suları akan gerizekalılara sürekli maruz kalmak, yemek yemek amaçlı tabağına eğilmeye çalışıp bir türlü yeterince eğilememek ve meme engeline takılmak. o zorlu hayat sonucunda, o memelerle ben olsam ben de herkesi dövmeye çalışırım.

şu 1 paragrafta bile o kadar acaip insanların adı geçti ki durup dururken. bir de gün içerisinde hayatımızdan gelip geçen sürüyle insan oluyor. insanlar biçim biçim, gerdiler beni o biçim adlı şiirimi yayın evlerine yollayasım geliyor hemen. tüm bu günleri topladığın zaman bir bakıyorsun ki aslında bugüne kadar başardığın en büyük şeyin, akıl sağlığının bir kısmını yutup ihtiyaç duydukça geviş getirerek kullanıyor olman olduğunu anlıyorsun.

gün içerisinde insanın sinirini bozan bir sürü şey olabiliyor. çalıştığın yerin danışması, telefon eden laftan anlamazlar, yaptığın işi anlayamayan çalışanlar, son anda iş kitleyen patronlar, siparişi doğru alamamaları için özel seçilip işe alınan insanlar, dolmuştaki vatandaşlık görevlerini ziyadesiyle ciddiye alan teyze, gençlerin giyim tarzıyla ilgili kendine gereksiz sıkıntılar yaşatan gergin amca, bir şey söylemese de kokusu yeten insanlar... aha bak şimdi bile bunaldım, bulandım, terledim, soluklanamadım.

doktorlar stresten uzak durarak ve yediklerimize dikkat ederek daha uzun yaşayacağımızı iddia ediyor. patronum iş yerimizi daha huzurlu bir hale getirmeye çalıştığını söylüyor. bir de ev telefonu daha az çalsa her şey baldan tatlı olucak sanırsın, herkesde öyle bir iyimserlik. oysa ki hala bir yerlerde fettullah gülen diye bir adam var ve hala gülüyor. üstelik o kıkır kıkır gülerken ben sürekli sinirliyim ki bunu düşünmek beni daha da sinirli biri yapıyor. ukrayna'da babaları milletvekili oldukları için 18 yaşında bir kıza tecavüz edip, iple boğup, üstüne bir de battaniyeye sarıp ateşe verip orada ölüme terk eden ve babaları sayesinde beraat ettirilen insanlar var. fokları öldürüp derisini kullanan insanlar var. köpeklere eziyet eden, kedileri öldüren, kuğulu parktaki kuğulara tecavüz eden, hala michael jackson'ın arkasından konuşan insanlar ve ailesini geçindirmesi için çalışanına 500 tl veren patronlar var. önce gençleri gelecekte işsiz kalmamaları için üniversite okuması gerektiğine ve bunun için olağanüstü stres yapması gerektiğine inandıran, sonra da bu gençleri yarış atı gibi yetiştirmeleri gerektiğine ailelerini inandıran bir sistem var ve bu sistem 17 yaşındaki insanların sınav öncesi kalp krizi geçirip ölmeleri için muazzam çaba harcıyor.

iyi olmanın yetmediği, doğru olmanın yetmediği, güzel olmanın yetmediği ve neden gerekli bilmiyorum ama garip bir şekilde zayıf olmanın yetmeyip mankenlerin açlıktan öldüğü bir zamanda yalnızca iyi, doğru, güzel ve balık etliyim. doktorumun tavsiyesi nedeniyle sinirlenmiyorum ve stres yapmıyorum çünkü ben bir hindu ineği kadar sakinim. evet öyleyim. evet öyleyim. ayrıca kendimi kandırmakta çok iyiyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder