13 Eylül 2011 Salı

bu benim aslıma rücu edişim

sabah uyandım, giyindim, evimden çıktım. en sevdiğim şey sabahları güllü gibi sakız çiğnemek, dolmuşta kibariye gibi kavga etmektir. sabah etkinliklerimin ilk ayağı için canımdan çok sevdiğim mahalle bakkalımıza daldım. ooooo dedi elimi sıktı -2 kardeşler, bu kardeşi epeydir görmüyordum- nerelerdesin yahu kocaman oldun dedi. üstüme iyilik sağlık mini mini ve genç ve harikayım dedim. her neyse sadede geleyim. sen çocukken hep sinema dergisi alırdın. artık hiç almıyor musun? dedi. hayır dedim. okumuyor muydun sen? dedi. evet sinema okudum dedim. niye artık almıyorsun o zaman dedi. sabah sabah ahiret sorularıyla 'gülüm benim' canımı sıkarken, 1-2 saniye düşündüm. artık marketing türkiye alıyorum diye kendimi savunmaya çalıştım. sonra söylediğim şeyi duyunca öyle bir hayal kırıklığına uğradım ki sayın okuyucular, oracıkta kalbim kırıldı. ve artık sabah aktivitelerimin 2.si olan dolmuşta kibariyelik yapma zamanı kesinlikle gelmişti...

anneden gizli gece geç saatte tv izlemeler, denizatı kasetçisine gidip film isimlerini not alıp gazetenin tv rehberinde her allahın günü kontrol etmeler, sevdiğim filmler olduğunda kendi kendime giyinip süslenip hazırlanıp -onlar da bizi görecek mi sorusuna cevap niteliğinde- film izlemelerim. her akşam hayal kurmalarım, çekeceğim filmleri kıyafetlerine, müziklerine, senaryosuna, dekoruna, gelecekte kullanacağım oyuncularına kadar seçmelerim. tipi çok uyuyor, gelecekte ya arkadaşlığımız biter de filmimde oynamazsa diye kimisiyle yapmacık arkadaşlık ilişkilerini geliştirmelerim. hepsi bomboş hayallerin, bomboş çabalarıymış. o bomboş hayallerin bomboş kahramanıymışım ben de.

göt olmanın dayanılmaz hafifliğiyle canımdan çok sevdiğim bakkaldan çıktım, dolmuşa yürürken üzgün ama madur olan ben gitmiş yerine yine cazgır ve madur ben gelmişti. merhaba çirkef, merhaba dostum. eğer birlik olursak belki bir gün dünyayı ele geçirebiliriz diyerek her şeyi boşverip işe geç kalmamak için dolmuşa doğru yürüdüm. canımdan çok sevdiğim çekirdekçimize ve milli piyangocumuza el sallayarak karşıya geçtim. geçit törenlerinin adamı olmam gerekirken ben hala işe yetişicem diye yeşili bekleyip karşıdan karşıya geçiyorum. kahpe kader diye buna diyoruz sevgili okurlarım.

büyük bir yıldız olmaya çalışırken, yalan olup kayan yıldızlardan daha üzücü bir şey varsa; o da düşmekten korktuğu için adım atamayıp boktan hayatının boktan piyonu olan hayal kırıklığının sözcük karşılığı olan insandır. o halde madurum, o halde gururluyum. iyi günler dilerim, iyi gün geçirebileniniz varsa. ama zaten iyi gün geçiremeyenler için denir "iyi günler" sanırım. her neyse. geçirenler geçiremeyenlere geçirtsin. çüüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder