26 Haziran 2012 Salı

you won't be laughin' when i'm not around... i'll be ok.

aşağı yukarı herkesin hayatında ulaşamayacağını bildiği ama hiçbir akıl ve mantığın alamayacağı derecede kendisinin "bir şeyi" olduğuna inandığı insanlar olmuştur. çoğu durumda -normal insanların durumunda- bu insanlar ünlüler olur. ben her zaman her şeyde olduğu gibi bunda da sentez yapmayı tercih ettim.

bir hollywood yıldınızını sevgilin zannetmek, üstüne onu bir de ablandan kıskanmak veya başka bazı durumlarda da onları ailenin bir parçası olarak görmek. ablam michael jackson'ı abisi zannederdi mesela. öldüğünde abim öldü diye çok ağlamıştı. bir sürü insan için michael jackson hayatlarında yer tutan bir kişidir. yaklaşık 3 jenerasyonun hayatında önemli bir yeri vardır. birçok normal şartlarda oturup 10 dakika sohbet edemeyecek insanın birbiriyle ilişki kurmasına yardımcı olan ortak noktadır o. kimisi klibini, kimisi şarkısını, kimisi haklı mücadeleleri hakkında fikirlerini anlatırken normal hayatlarında asla konuşmayacakları insanlarla arkadaş olmuştur.


benim durumumda ablamın abisi olduğuna göre, herhalde benim de bir şekilde akrabam diye bakarak tanıştığım; daha sonra da ablama hak verip 3 kardeş olduğumuza beni inandıran adamdır michael jackson. oyunları, oyuncakları, hikayeleri, efsaneleri benim kadar seven neverland'de yaşayan biriydi neticede. besbelli bir şekilde kan bağımız vardı. zombilerle dans edip göbek atan bir adamdı nur içinde yatsın. apaçık ortada bu adamla ben bir şekilde bağlantılıydık. onca ameliyatı olmadan önce onun da patlıcanı andıran bir burnu vardı; belli ki ablam haklıydı. bu adam hiç tanımadığımız ve ileride trilyarlarca miras bırakacağına inandığım mısırdaki amcamızın oğlu filan olabilirdi belki.

daha önce bir yazımda da anlatmıştım. çok sevdiğim bir arkadaşım ben yalnızlığımdan dem vurup dertlenirken şöyle demişti: "bir de michael jackson'ı düşün, hiçbir zaman ondan daha yalnız olmayacaksın." öldüğü gün ve o zamandan bugüne geçen bu 4 sene içerisinde bazen ölüm yıldönümlerinde, bazen de yalnızca şarkılarını dinlerken sık sık bunu düşündüm. hiçbir zaman o kadar yalnız olmayabilirim ama en azından artık onun da o kadar yalnız olmadığını bilirken içim daha rahat. mahkeme dertlerinden, sağlık problemlerinden, yaptığı her hareketinin eleştirilmesinden ve yanlış anlamalardan uzak, istediği her yere paparazzi engeline takılmadan girip çıkabileceği başka bir hayata başladı. elizabeth taylor ve kaybettiği birçok arkadaşı, normal şartlarda çıkıp buluşup karşılıklı oturup 2 bira içemediği birçok tanıdığıyla birlikte rahat rahat geziyor olabilir artık.

geride bıraktığı insanın içini ısıtan gülümsemesi, rekorlara imza atan albüm ve klipleri, içimize yer eden şarkıları, insana kendini evinde hissettiren masum varlığı ve çocuksu ruhunu özleyerek bir sene daha geçirdik. seni seviyoruz çocuk.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder